Anlaşmalı Boşanma Davası ve Protokolü Hakkında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASI VE PROTOKOLÜ HAKKINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
1-) Anlaşmalı Boşanma Davası Nedir?
Türk Medeni Kanunu uyarınca boşanma, çekişmeli boşanma ve anlaşmalı boşanma olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Buna göre boşanma sebepleri ya da şartları konusunda anlaşamayan çiftlerin veya eşlerden birinin boşanmak istememesi durumunda diğer eşin açtığı boşanma davası, çekişmeli boşanma davası olarak adlandırılmaktadır.
Buna karşılık, Türk Medeni Kanununda öngörülen şartları sağlayan evli çiftlerin kural olarak boşanmanın fer'ileri noktasında hazırladıkları bir boşanma protokolüyle kendi aralarında anlaşması halinde yine bir dava dilekçesiyle beraber açtığı boşanma davası ise anlaşmalı boşanma davası olarak adlandırılmaktadır. Anlaşmalı boşanma davasında her iki tarafın da boşanma konusunda mutabık olması gerekmektedir.
Çekişmeli olarak açılan bir boşanma davasının, tarafların anlaşması halinde anlaşmalı boşanma şeklinde devam etmesi mümkündür.
2-) Anlaşmalı Boşanma Davasının Şartları Nedir?
Türk Medeni Kanunu kapsamında anlaşmalı boşanma davasının açılabilmesi, belli şartların gerçekleşmesine bağlıdır. Buna göre;
-
Anlaşmalı bir şekilde boşanmayı isteyen tarafların, en az 1 yıl evli kalmış olması,
-
Tarafların birlikte dava açması veya taraflardan biri tarafından açılan davanın diğer eş
tarafından duruşmada açıkça kabul etmesi,
-
Eşler tarafından hazırlanan anlaşmalı boşanma protokolünün dava dilekçesiyle beraber
sunulması ve duruşmada hakim huzurunda serbest iradeleriyle sözlü olarak onaylaması,
-
Hazırlanan anlaşmalı boşanma protokolünün hakim tarafından varsa çocukların üstün
yararına ve kamu düzenine uygun bulunması gerekmektedir.
Belirtmek gerekir ki 1 yıldan az süreyle evli kalmış çiftler, çekişmeli boşanma davasına tabidir. Bununla beraber eşlerden biri tarafından açılan anlaşmalı boşanma davasının diğer eş tarafından açıkça kabul edilmesi, anlaşmalı boşanma noktasında tek taraflı irade beyanının geçerli olmamasından kaynaklanmaktadır. Yine belirtmek gerekir ki taraflar, duruşmada hazırladıkları
anlaşmalı boşanma protokolünü sözlü bir şekilde kabul etmeli ve hazırlanan bu protokol, hakim tarafından uygun bulunmalıdır. Aksi halde hakim tarafından protokolün uygun bulunmaması durumunda hakim, protokolde değişiklik yapılması için taraflara süre vermektedir.
Tüm bu şartları sağlayan taraflar, kural olarak ilk ve tek celsede boşanabilmektedir.
3-) Anlaşmalı Boşanma Protokolü Nedir?
Anlaşmalı boşanma protokolü; velayet, nafaka gibi boşanmanın sonuçlarına bağlanan konularda anlaşmalı boşanma davası sürecinde eşlerin mutabık kaldığı hususları içeren ve her iki eş tarafından imzalanan yazılı bir belgedir.
Bu protokol, anlaşmalı boşanma davasının temelini oluşturur ve eşlerin haklarının korunabilmesi, sorumluluklarının ve boşanmanın şartlarının belirlenebilmesi açısından önemlidir.
Nitekim aile mahkemesi, boşanmanın şartlarını anlaşmalı boşanma protokolüne göre belirler. Anlaşmalı boşanma protokolünün, yukarıda da belirtildiği gibi hakim tarafından varsa çocuğun üstün yararına ve kamu düzenine uygun bulunması gerekmektedir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki anlaşmalı boşanma protokolü, tek başına yeterli olmayıp eşlerin duruşmada bu protokolü açıkça kabul ettiklerini sözlü bir şekilde beyan etmesi gerekmektedir.
4-) Anlaşmalı Boşanma Protokolünde Yer Alması Gereken Hususlar
Anlaşmalı boşanma protokolü, tarafların haklarının, sorumluluklarının ve boşanma şartlarının belirlenmesi bakımından önemli olduğundan kural olarak bu protokolde aşağıdaki hususlar yer almaktadır. Buna göre;
-
Tarafların boşanmayı kabul ettiğine dair beyan,
-
Kişisel eşyaların iadesi,
-
Müşterek konutta yer alan ev eşyalarının iadesi,
-
Varsa tarafların müşterek çocuklarının velayetinin hangi eşe bırakılacağı veya müşterek
velayet olacağı hususu,
-
Varsa müşterek çocukla ilgili velayeti kendisine bırakılmayan eş ile müşterek çocuk
arasında kişisel ilişkinin kurulmasına yönelik görüşme tarihlerinin belirlenmesi,
-
Tarafların iştirak/yoksulluk nafakası konusundaki anlaşma şartları,
-
Tarafların maddi ve manevi tazminat talepleri konusundaki anlaşma şartları,
-
Tarafların düğünde takılan ziynet eşyalarına ilişkin anlaşma şartları,
-
Tarafların evlilik birliği içerisinde edinilmiş mallar ve/veya üçüncü kişiler nezdinde bulunan hak ve alacaklarına yönelik anlaşma şartları,
-
Vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin hangi eş üzerinde bırakılacağı veya müşterek bir şekilde karşılanıp karşılanmayacağı hususu
yer almaktadır.
Anlaşmalı boşanma protokolünde yer alan bu hususlar üzerinde tarafların, protokol hazırlanmadan önce kendi aralarında veya vekilleri aracılığıyla bir araya gelip anlaşma sağlaması önemlidir. Nitekim hakim, anlaşmalı boşanma protokolünde yer alan hususlar kapsamında boşanma şartlarına karar vermektedir. Eşlerin hak kaybına uğramaması ve sorumlulukların tam olarak belirlenebilmesi açısından anlaşmalı boşanma protokolü büyük bir titizlikle hazırlanmalı ve bu sebeple anlaşmalı boşanma protokolü hazırlanması noktasında mutlaka bir avukat desteği alınması tavsiye edilmektedir.
5-) Boşanma Gerçekleştikten Sonra Anlaşmalı Boşanma Protokolünde Anlaşma Sağlanan Değiştirilmesi veya Yer Almayan Hususların Başka Bir Davayla Talep Edilebilmesi Mümkün Mü?
Boşanma davasının fer'ileri; kısaca velayet, müşterek çocukla kişisel ilişki kurulması, nafaka, maddi ve manevi tazminat, mal rejimi tasfiyesi ve ziynet eşyalarının iadesi olarak ifade edilebilir.
Belirtmek gerekir ki taraflar, anlaşmalı boşanma protokolünde açıkça mal rejiminden doğan haklarından ve ziynet eşyalarından feragat etmediği sürece anlaşmalı boşanma davası sonuçlandıktan ve kesinleştikten sonra açacakları ayrı bir davayla mal rejiminden doğan haklarını ve ziynet eşyalarını talep edebilmektedir. Ancak taraflar, mal rejiminden doğan haklarından ve ziynet eşyalarından feragat ederse dava açma hakkı ortadan kalkacaktır.
Genellikle anlaşmalı boşanma protokolünde mal rejimi tasfiyesine ve ziynet eşyalarının iadesine yönelik anlaşma şartlarının yer alması önerilmektedir. Nitekim aksi halde tarafların, hukuki ve ekonomik zarara uğraması söz konusu olmaktadır.
Bununla beraber maddi ve manevi tazminat ile boşanmadan sonra eşlerden biri lehine verilecek yoksulluk nafakası bakımından aynı husus geçerli değildir. Nitekim maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası, boşanma davalarında eşlerin kusur oranına göre belirlenmektedir. Anlaşmalı boşanma davasının kesinleşmesinin ardından tekrar yapılacak bir yargılamayla
eşlerin kusur oranının belirlenmesinde herhangi bir hukuki yarar bulunmadığından ayrı bir davayla tekrar talep edilebilmesi mümkün değildir.
Yani anlaşmalı boşanma protokolünde tarafların, maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası konusunda anlaşmaması ve bu konulara yer vermemesi halinde taraflar, sonrasında ayrı bir dava açmak suretiyle maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası talep edemeyecektir.
Varsa müşterek çocuğun velayeti, velayeti kendisine verilmeyen eş ile müşterek çocuk arasında kişisel ilişki kurulması ve müşterek çocuk lehine verilen iştirak nafakası ise doğrudan kamu düzenini ilgilendirdiğinden taraflar, anlaşmalı boşanma davasının kesinleşmesinin ardından dahi bu konulara yönelik dava açma hakkına sahiptir. Nitekim burada çocuğun üstün yararı söz konusu olup anlaşmalı boşanma protokolünde velayeti kendisine bırakılmayan eş, çocuğun üstün yararı gözetilerek velayetin değiştirilmesini ve kişisel ilişki kurulmasının şartlarının değiştirilmesini her zaman isteyebilir. Yine çocuğun ihtiyaçlarının giderek artması halinde velayeti kendisine verilen eş, diğer eşten her zaman iştirak nafakası talep edebilmek için nafaka davası açabilme hakkına sahiptir.
Tüm bu süreçlerin karmaşık olması ve tarafların hak kaybına uğramaması açısından eşlere mutlaka alanında uzman bir boşanma avukatıyla beraber çalışması önerilmektedir. Anlaşmalı boşanma davası sürecine yönelik sorularınızın cevaplanmasını veya sürecin sağlıklı bir şekilde yönetilmesi açısından hukuki danışmanlık almak istemeniz halinde tarafımızla iletişime geçebilirsiniz.
Av. Hasret ÖZ